BEREN ZENGİN
Hakkımda:
1973 de Ankara’da doğdum orta ve lise öğrenimimi Yükseliş Kolejinde üniversite eğitimimi Gazi Üniversitesi İktisat Bölümünde tamamladım. 1997 yılında bir bankada uzman yardımcısı olarak çalışmak üzere İstanbul’a geldim. 11 sene içinde üç tanesi Türk, iki tanesi yabancı olan çeşitli bankalarda profesyonel hayatımı devam ettirdim. Sonrasında bankadan ayrılıp, 11 sene de yurtiçi ve yurtdışındaki müşterilerime finansal danışmanlık verdim. 2014 yılından itibaren senelere yayılan Londra’dan aldığım eğitimlerle yaşam koçluğuna başlayarak, 2019 yılında 22 yıllık finansal hayatımı büyük ölçüde sonlandırdım. Bir çok dalda eğitimlerimi tamamladım halen Harward Üniversitesine ait Neuroscience konusunda sertifika eğitimlerime devam etmekteyim.
Sanat anlayışım:
Sanat hayatım ve sanat anlayışım bu kariyer süreci içinde yaşadığım deneyimler, sürekli öğrenme hevesim ve öğrendiğim konularda profesyonel olma isteğimle oldukça çeşitlendi.
Bu çeşitlilik bana öğrendiklerimi koçluk yaparak başkalarına aktarmanın yanında bütün yaşadıklarımı ve hissettiklerimi sadece kendi ifade şeklimle oluşturup, kendi öz benliğimi de katarak, resme aktarma yolunu seçtim. Dolayısıyla benim sanat anlayışım bu şekilde oluştu: Öğrenmek ve öğrendiklerimi kendi deneyimlerim ve kendi bakış açımla harmanlayıp aktarmak üzerine.
Biraz daha derine iner benim naçisane hayata bakış felsefemden bakarsak ; Birlik ve ayrışmanın aynı anda yaşanması yani kişinin hem bütünün bir parçası hem de bütünün kendisi olmasından yola çıkarak yaptığım resimler parçadan gelen bir ürünün bütüne olan hizmetini kapsamaktadır. Bu bakış açısına madalyonun öbür tarafını da eklersek yani bütünden gelen bir ürünün parçaya olan etkisi de diyebiliriz. Peki bütün bunları resime aktarmak nasıl oluyor?
Üç tane ressamı ele alarak kısa bir örnekle açıklamak isterim. Bu üç başarılı ressamdan birer çizgi çizmelerini rica edelim. Baktığımızda çizgilerde bir fark göremeyebiliriz ama aslında hiçbirinin çizgisi diğeriyle aynı olmayacaktır. Teknikleri ister aynı olsun ister olmasın farketmez hepsinin yaydığı magnetik frekanslar farklı olacaktır (vücudumuzda bioelektrik vardır ve bu da etrafımızda bir manyetik alan oluşturur) ve bu frekanslar kişinin hayata bakış açısıyla duygu ve düşünceleriyle aynı zamanda deneyimleriyle birebir ilişkilidir. Sürekli her şeye negatif bakan bir insanın yaydığı frekans yoğunluğunun negatif olması gibi.
Bizlerse hangi ressamın çizgisini beğendiğimize ressamın o çizgiyi yaparkenki yaydığı frekansla kendi frekansımız arasındaki zıtlık ya da uyuma göre belirleriz. Aslında buradaki kilit nokta ressamın frekansının sizin üstünüzdeki frekansla olan etkileşim gücüdür. Peki acaba tam tersi de olabilir mi?????? Bu sorunun cevabını şimdilik size bırakıyorum.
Fizikte iki dalga boyunun birleşmesinde ya yapıcı ya da yıkıcı bir etki oluşur. Kişi için ikiside çok önemlidir çünkü ikisinede ihtiyaç vardır. Yıkıcı etki dediğimiz şey burada verdiğim anlamıyla öyle yıkmak ya da yakmak demek değildir. Hayatımızda bize artık hizmet etmeyen bazı şeyleri çıkartmak anlamına gelir ve onlardan özgürleşmek gerekir ki yenilere yer açılsın. Süresi dolmuş bir çok şeye tutunmak uzun vadede hem bizim için hem de tutunduğumuz her neyse onun için de zor olacaktır. Dolayısıyla yıkcı bir etki bize ayrışmayı ve bu ayrışmayla ilgili aksiyon alma gücünü verecektir.
Yapıcı etkide ise bizim en yüksek faydamıza olan şeyleri hayatımıza katmak gerekir, yeni atılımlar yeni başlangıçlar, yeni bağlantılar yeni kişiler, yeni projeler yapmak gibi. Bunlar içinde güzel bir yapıcı dalga bizi daha heveslendirip şevk katacaktır. İşte ressamın çizgiyi çizerkenki yaydığı frekans ile sizin manyetik alanınız arasındaki etkileşim sizin o çizgiye olan beğenme ya da beğenmeme ya da nötr olma durumunuzu belirler.Nötr den kastım tamamen kendi alanınızda kalma durumu gelen frekanslara duyarsızlık gibi.
O zaman soru şu: Bir resim illaki yapıcı ya da yıkıcı bir etki yapar mı?
Hayır bazen ikisini birden de yapabilir bazense bizi biraz dinginleştirip dinlendirip durma zamanı geldiğini de hatırlatır, ya da belkide o an ihtiyaç duyulan sevgiyi saygıyı ya da paylaşmayı getirir. Dolayısyla seçtiğiniz eserleri hangi dönemde hangi durumlarda, hangi duygularda ve yaşadığınız hangi olaylar zamanında aldığınıza bakabilirsiniz.
Kısaca toparlamak gerekirse, bir resme baktığımızda renk ahenglerini, farklı soyut kompozisyonları, ya da nesnelerin gerçekliğini ve detaylarını görmenin yanında bu resimden ne aldığınız ne hissetiğiniz, sizde nasıl bir ilham yarattığı ya da nasıl bir enerji oluşturduğu çok önemlidir. Çoğu zaman ressam bize burada ne anlatmak istiyor acaba diye sorabiliriz ama temelde esas konu ressamın bize aktardığı mesajın yanında bizim o noktada hangi farkındalıkla hangi hissiyatla ya da hangi enerji frekansıyla o resimden ne aldığımızdır. Bu muhteşem alışveriş hem bütüne hem de ayrışmaya hizmet edecektir.
İşte benim net olarak sanat anlayışım bu kavram üzerine kurulu;
‘Yarattığım eserimin hem bana, hem bütüne, hem de karşıdaki kişiye en yüksek fayda sağlamasıdır’.
Resime niye başladım?
Yukarıda anlattıklarımı koçluk seanslarımda daha detaylı olarak birebir aktarıyorum ama resim yapma fikrini düşündüğümde kafamda sadece soyut çalışmalar beliriyordu. Yıllarca ülkelerde resim sergileri dolaştım, ressamları ve resimlerini de araştırdım. Resimle ilgili bir üniversite eğitimi almadım ama her zaman ilgi alanımlarından biri olarak araştırdım. Sonrasında yapıcı bir dalga etkisiyle ilk adımı attım.
Her gün inceleyip araştırmaya devam ediyorum ve illaki stilimi bulmaya kendimi zorlamıyorum. Ama tabi ki öğrendikçe bir şeyler gelişiyor şekilleniyor ve bir tarza doğru yöneliyorum ama bu önümüzdeki süreçler de hep aynı devam eder mi onu yaşadıkça deneyimledikçe farkedeceğim diye düşünüyorum.
Resim yaparken beni en çok etkileyen an, o sırada dünyada sadece tuval ben ve boyalarım varmış gibi hissetmem ve saatlerin o masanın başında nasıl geçtiğini hiç anlayamamam. Benimse en çok hissettiğim her seferinde farklı bir heyecan duymam ve çok eğlenmem. İşin en ilginç yani uzun zamandır çalışmama rağmen heyecanımın ilk zamanlara göre farklılaşması ama hiç kaybolmaması ve hatta artması.
Ne Tarz çalışmalar yapıyorum?
Ben sıvı akrilikle çalışıyorum özel yapılmıs tahta tuvallere kısaca Kontraplak Manufle olarak daha çok 100x50, 60x80, 120x60, 70x70, 120x100, 80X160, 90x180 ölçülerde çalışıyorum. Sıvı akrilikle soyut resimler yapıyorum yani temalarıma uygun projelerimi akıcı boyalarla o anda şekillendiriyorum.
Canlı ve ana renkleri kullanmayı özellikle de mavi tonlarının birbiri içindeki ahengini yakalamayı çok seviyorum. Farklı mavilerin birbiriyle uyumu ve diğer renklerle olan samimiliği ve sıcaklığı bana aralarında sanki dans ediyorlarmış hissini getiriyor bazen salsa, bazen cha cha, bachata bazen sadece müziğin ritmiyle yavaşça salınma bazen de bir tango gibi tutkuyla insanı alıp derinlere götürme. Mavi sahneye çıktığında ortama her zaman bir değer katıyor. Bir çok insanın mavi bir dönemi oluyor galiba. Mavinin insana huzur ve rahatlık vermesi her şeyin yolunda mesajını aktarmasından dolayı olabilir mi acaba? Ya da denize ve gökyüzüne bakmaktan çok zevk aldığımdan da kaynaklı olabilir.
Farklı temalarda akriliğin akışkanlığını bazen kontrol ederek bazende etmeyerek kafamda oluşturduğum konsepti o anda farklı bir yere taşıyabiliyorum. Boyanın yoğunluğu açısından çok akışkan çalıştığım tekniklerde çoğunlukla önce taban boyasını yapıp sonra yapacağım konsepti çalışıyorum. Boyanın daha yoğunluk gerektirdiği konseptlerde ise taban boyasını yapmadan direk konsepti çalışıyor oluyorum. Tabi ki bunların hepsi tuvalin büyüklüğüne ve yapacağım konsepte göre değişebiliyor.
Resimlerde soyut anlayışımı belirgin renkleri baskın kullanarak konseptle uyumlu bir hale getirmeye özen gösteriyorum. Özellikle 24K altın rengini ya da gümüş rengini mutlaka komposizyonlarımda kullanıyorum bu renkler hem resimlere parlaklık hem de belirginlik katıyor. Renk seçimi benim için en önemli kriterlerden biri zira benim yaptığım soyut resimlerde kompozisyonları öne çıkaran renklerin uyumu çünkü renk dediğimiz şey aslında ışığın cisimlere çarpmasıyla gözümüze olan yansımasından oluşur ve her rengin bizler gibi frekansları vardır.
Sıvı akrilikle çalışmak boya dışında belli bir çok kimyasal karışımları da kullanmayı gerektiriyor. En önemli nokta hangi teknik için hangi karışımı ve yoğunluğu kullanmanız gerektiğini bilmek. İşin içinde matematik ve kimya olması da ayrı bir zevk benim için. Burada en keyifli olan kafamda oluşturduğum bir projemin bazen bambaşka bir konuya evrilip hayal ettiğimden çok daha güzel bir yapıya dönüşmesi. Ama tabi ki tam tersi olduğu zamanlarda oluyor ama bence bu anlar yaratıcılığı daha da üst seviyeye taşıyor diyebilirim. Ben her şekilde mutlu oluyorum. Olmazsa da zorlamaya gerek yok yeniden başlıyorum.
Diğer taraftan, sıvı akrilikle çalışmak yaptığım herhangi bir eseri tekrardan yapma gibi bir şans tanımıyor Aynı tekniği ve aynı boyaları aynı yoğunlukta kullansam bile aynı eş oluşmuyor. Dolayısıyla her eserden sadece bir tane olmuş oluyor. Zaten aynısını yapsam bile o eserler gene aynı titreşimleri yaymayacaktır yani gene aynı olamayacaklardır.
Tahta tuvalle çalıştığım için son kapanışı reçineyle yapıyorum bu da resimdeki renklere hem canlılık hem de resime cam etkisi kazandırıyor. Tabi ki her eser için reçine kullanmıyorum parlak vernikleri de tercih ediyorum.
Kişiye özel çalışmalarda yapmaktan zevk alıyorum çünkü sadece o kişinin kendi alanı ile ilgili olarak çalışıyorum tıpkı kişiye özel koçluk gibi.
Resimlerde hangi temaları işliyorum? Nelerden esinleniyorum?
Benim temalarım çoğunlukla uzayla başladı ve halen devam etmekte. Hubble en büyük destekçim diyebiliriz oradan gelen muhteşem renkler ve değişik kombinasyonlar beni çok etkiliyor. Ama bire bir resimleri çıkartmıyorum kafamdaki uzayla birleştiriyorum diyebiliriz. Ayrıca neuroscience, yansımalar, parallel boyutlar, quantum fiziğinin özellikleri, esinlendiğim başlıca temalardan sayabiliriz. Bunlara ek olarak insan vücudu benim ikinci en büyük ilham kaynağım. Özellikle hücreler ve nöronlar. İnceledikçe ve öğrendikçe daha da hayran kaldığım beden zihin ve ruh yapısı. Tabi ki sadece bedenden oluşmuyoruz zihin yani bilinç ve bilinçaltı ayrıca ruh olarakta bakarsak suyun üç hali gibi diyebiliriz. Katı-beden sıvı-zihin ve buhar-ruh olarak. Benim çıkış noktalarımda bu üçlünün tekamüldeki rolleri.
Son olarakta tabiki doğanin büyüleyici şifası. Şu an için bu temalarla çalışıyorum ileride konuları genişletmek farklı tarzlar denemek her zaman aklımın bir köşesinde duruyor.
Resim yapmak bana ne kazandırıyor?
Çok klasik olacak ama başka bir tanımımda yok mutlu oluyorum ve çok eğleniyorum. Yukarıda yazdığım gibi zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum.
Mutluluk benim için bir varış noktası değil, o varışa giden yol ve orada yaşananlar. Varış noktası ise bir sonuç ve bir sonraki yolculuk için başlangıç.
Yaratmanın verdiği haz beni hem teşvik ediyor hem de daha çok gelişmeme yardımcı oluyor. Diğer taraftanda öğrendiklerimi renklerle ve kompozisyonlarla özgür bir şeklide ifade etmeme destek oluyor. Kendimi gerçekleştirmek için yaşam anahtarlarından biri gibi diyebiliriz.
Resim yapmak bana ne öğretiyor? Çok kısa genel bir liste yaparsam:
Öncelikle sabır,
Akışla akmak yani her şeyi kontrol etmemek bazen insanın kendini olana bırakması ve bunda da rahatsızlık duymaması.
Hatalardan öğrenmek..Hata benim için deneyim demek ve daha güzeli hatadan öğrenip onu avantaja çevirebilmek
Vazgeçmemek
İçimizden kalbimizden o anda gelen neyse ona saygı gösterip kabul etmek, ve vazgeçmek gereken yerde bırakmayı bilmek,
Kendine güvenmek
Sağlıklı öz eleştiri yapmak
Aheng ve denge
Sevgi ve şevkat
Bu liste uzar gider ama şimdilik burada bırakıyorum…
Resimle ilgili Hedefleriniz nelerdir?
Resim için kısa vadede kendime ait bir sergi açmak istiyorum. Uzun vadede daha çok gelişip daha çok üretmek ve daha çok faydalı olmak istiyorum. Özellikle de kişiye özel projeler yapmayı tercih ediyorum.
Linkler
Hakkımızda
Sanat hayatım ve sanat anlayışım bu kariyer süreci içinde yaşadığım deneyimler, sürekli öğrenme hevesim ve öğrendiğim konularda profesyonel olma isteğimle oldukça çeşitlendi.
E-Posta Aboneliği
Email listemize kaydolarak tüm gelişmelerden ve kampanyalarımızdan haberdar olabilirsiniz.
Bizi Takip Edin
Beren Zengin Her hakkı saklıdır.
ZeplinGo® | Web Sitesi Tasarımı ile hazırlanmıştır.